Üniversitede veri sıkıştırma dersi alıyordum. Sanırım haftalık proje ödevlerinin ilkiydi, çünkü o zamanlar programlamadan pek anlamadığımdan dersi kısa süre içinde bırakmıştım. Ödevle ilgili bir şey sormak için dersi veren profesörün odasına gittim. Kapıyı çaldım, cevap beklemeden içeri girdim. Profesör Khalid Sayood masasının arkasında, kafasını önündeki kağıdın üzerine eğmiş bir şekilde düşünüyordu. İçeriye birinin girdiğini anlamış ama kim olduğuna bakma ihtiyacı duymamıştı bile. Problem ciddi olmalıydı.
Tam sorumu sormaya başlayacaktım ki Profesör Sayood kafasını kaldırmadan oldukça düzgün bir Türkçe ile konuşmaya başladı. Ben de saygımdan sorumu sormak yerine onu dinlemeye karar verdim. "Dört tane 7 ve bir tane 1 kullanarak 100 elde edebilir misin?". İlk anda aklımdan geçen "Hey dostum, burada soruları ben sorarım" repliğini yine saygımdan bir kenara bıraktım ve "Elbette" dedim.
Masasına yaklaştım ve önündeki kağıdı alarak aşağıdaki eşitliği yazdım:
$(7 + \frac{1}{7}) \cdot (7+7) = 100$
"Şimdi yardımcı olma sırası sizde" diyerek sorumu sordum. Yardımcı da oldu ama ne yazık ki sorun profesör Sayood'da değil, bendeydi. Veri sıkıştırma dersini vermem de iki dönem sonraya kısmet oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder